Forum
=> Daha kayıt olmadın mı?Forum - HAYAT VE ÖLÜME DAİR
Burdasın: Forum => Bir Yudum Hikaye & Siir => HAYAT VE ÖLÜME DAİR |
|
admin (şimdiye kadar 126 posta) |
HAYAT VE ÖLÜME DAİR Ölüm nasıl da kaçıldıkça kovalayan belalı bir sevdalı gibi yanıbaşında dolanıyor hayatın... Arasında 10 yıllar var sandığımız yaşamla ölümün, birbirlerine aslında minicik bir kurşun mesafesinde durduğunu görmek ne dehşet verici..? Kara cübbesi ve koca orağı ile karikatürlerden aşina olduğunuz Azrail'in günün birinde, adlarını bile bilmediğiniz iki serseri kılığında çıkıp gelivermesi; nedenini bile çözemediğiniz ecelsiz bir ölümün, tanımadığınız silahlardan ateşlenmiş üç beş kurşunla kapınızı çalması inanılır şey mi? O kurşunlar etinizi delip geçerken, hayatın bir süre, bu dünya ile vaadedilen öbür dünya arasında kararsız asılı kalması... ...damarlarınızın içinde o güne dek sessiz sedasız akıp giden kanların ılık ılık ortaya saçılıverdiğine tanık olmak; bu gürül gürül kanayan vücudun sizin olduğun bilmek, ortada çırpınan insanların çaresizliğini izleyerek son bir çabayla varoluşla, yokoluş arasında ölüme direnirken dudaklarınızın arasından süzülen "ölüyorum" fısıltısını işitmek ve doludizgin yaşayıp geldiğiniz bu hayatın, şimdi yardıma koştuğundan bile emin olmadığınız bir ambulansın trafikteki maharetine bağlı olduğunu sezmek... ...bunca zamandır haksızlığın üstüne böylesine cesur yürümüş bir bedenin, birkaç kalleş kurşun karşısında bu kadar aciz olması... ...sıradan bir günün başlangıcı gibi görünen bir sabahın, aslında sizi o çok ilerde sandığınız son durağa taşıyor olması ihtimali...tüyler ürpertici değil mi? * * * 6 kalleş kurşun, vücudunu delik deşik etmeden bir saat önce beraberdik Akın Birdal'la... Ankara DGM'ye, bizim "Düşünceye Özgürlük" kitapçığıyla ilgili duruşmaya destek için gelmişti. Aslında Şemdin Sakık'ın sızdırılan itirafları ile açık hedef haline dönüştürüldüğünden beridir evinden çıkmıyordu. Bizden önce eski Refah Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan'ın duruşması vardı. Ceylan, yaptığı bir konuşmadan dolayı yargılanıyordu. Sıramızı beklerken O'nun duruşmasını Birdal'la yanyana izledik. Ceylanın ifade özgürlüğüne ilişkin savunmasını dinlerken, "İktidardayken insan hakları akıllarına bile gelmedi" dedi, "...şimdi başlarına gelince önemini anlıyorlar. Ama biz onların konuşma hakkına da sahip çıkıyoruz." Ceylan'ın duruşması uzayınca bizimki öğleden sonraya kaldı. Ayrılırken, "Öğleden sonra dernekte toplantımız var, o yüzden gelemeyeceğim." dedi. DGM kapısından birlikte çıktık, Arabasıyla bırakmayı teklif etti. Teşekkür ettim. Tek başına direksiyona geçip gaza bastı. Azrail 10 dakika uzaktaydı. * * * Aslında hayat bir haber mesafesindeydi ölüme... Belki O'nu hedef gösteren itirafları sızdıranları bulsak, robot resimlerdekilerin eşgaline benzerdi. Bir iftira kadar yakındı ecel... Bir manşet mesafesindeydi... Televizyon haberlerinde telaşlı bir genç kız, "Hakkındaki bütün iddialara rağmen bu saldırıyı kınamak lâzım" dedi. Her haber bir kurşundu sanki, her yorum bir bıçaktı... Ve bir can, tuhaf tesadüflere tutunarak yaşamla ölüm arasında asılı duruyordu. En yakın hastane, milliyetçiliğiyle ünlü bir hastaneydi. PKK'lı olmakla suçlanan adam, bir Refahlının duruşmasını izledikten birkaç saat sonra ülkücülerce ameliyata alınıyordu. Ölüm, kaçtıkça kovalayan belalı bir sevdalı gibi yanıbaşında dolanıyordu hayatın... * * * Lâkin bu kez hayat, kovalayıp kaçırmayı başardı Azrail'in ordusunu... 6 kurşunun oluğundan akan kanın yerine, onlarca değişik damardan can taşındı Birdal'ın bedenine... Birdal'ı budadılar, bin dal olup büyüdü hastane önlerinde... Bugün ülkenin dört bir yanından Akın Akın gelip kır çiçekleri koyacaklar ölümü yendiği sokağın kaldırımlarına... Hayat, kendisini almaya gelen belalı sevdalısının açtığı yaraları ibretle saklayarak vücudunda, yürüyüşüne devam edecek. |
Bütün konular: 162
Bütün postalar: 160
Bütün kullanıcılar: 155
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse